Etiketler
Her pazar miskinlik yapacak degilim. Yumurtanin kapiya dayandigi su günler, Almanya’nin ayazinin bitip 10 günlük gec yaz tattirmasina denk gelmesi Murphy isimli sahsin kanunlarindan olsa gerek. Bayat ekmeleri ördeklere atma bahanesiyle Nerdeyse Mr. Darcy’le velespitlere atladik. Bol kahve, battaniye ve benim icin kitaplar.
Nigel Spivey’in Enduring Creation: Art, Pain and Fortitude’ unu kurcukladim. Kapakta Ribera’nin Marsyas ve Apollo’su kullanildigi icin aradigim kitap olabilme ihtimali kargodan ciktigi andan beri icimde tasidigim umuttu. Okuyun, okutun. Sanat tarihi ile yakindan ilgisi olmayanlarin dahi anlayacagi dilden. Fiyat tuzlu ama resimler yerinde. Mecbur pahalli olacak. Kitaba verdigim paraya acimam. Acimayin.
Neyse Marsyas’a dönelim. Ankara’dan Mugla ve ötesi istikametine seyrederken, Afyon’da illa ki Su Cikan kir kahvesinde dururduk. Burasi Marsyas’in derisinin yüzüldügü yer olarak geciyor. Su cikan adindan belli, sanirim Cine’nin basi, olmayabilir de. Aglayanlarin göz yaslarinin irmaga dönüstügü yer. Afyon’a yolunuz düserse burada durun, Ovid – Metamorphoses’den gerekli yeri bulup, zavalli Marsyas’i anin.
Ribera’ya bakarken aklima geliyor, yaz tatilleri, yazlik. Yazdan kalma bir havada ben o yazlardan uzakta Marsyas’i düsünüyorum. Resimde Apollo Nietzsche nin Apollo grandeur dedi sekilde, sakin sakin deriyi yüzüyor. Marsyas Dionysiac bir bicime ciglik atiyor, ama cilesinde bir erotizm var. Niobe’ye aklim takiliyor, sayfalari kurcuklarken buluyorum. Apollo ve ikizinin katliami. Ikiz kardesim oldugunu söylemis miydim? Onu düsünüyorum, yanimda olsa diye. Benim kardesim acaba benim icin ben istedim diye böyle bir zalimlik yapar mi diye düsünüyorum. Tanrilar degiliz ki, yargilamamak lazim. Iste Great Gatsby de böyle basliyor.